Difüz Grade II Gliomlar (GIIG)
Dünya sağlık örgütü (WHO) gliomlarda yeni tedavi stratejisi, neoadjuvan kemoterapinin sonrasında cerrahi rezeksiyonun kombine edilmesi
Prof Dr Ersin Erdoğan
Giriş
Difüz Grade II Gliomlar (GIIG) yavaş büyüyen ve beyin içinde yayılan anaplastik transformasyona uğraması engellenemeyen bir tümördür. Son zamanladaki yayınlar yapılan rezeksiyon derecesinin geniş olması hastanın yaşam sürelerinin uzamasına ve tümörün malign tranformasyon olasılığının azalmasına neden olmaktadır . Bu nedenle Avrupa nöroloji ve noroonkoloji dernekleri tedavi klavuzlarında cerrahi genil rezeksiyon şimdi ilk tedavi opsiyonu olarak gösterilmektedir. Buna rağmen GIIG nin özellikle beyaz cevher yolaklarındaki yayılımı bu tümörlerin cerrahi rezeksiyonunu sınırlandırmaktadır. Sonuç olarak bu tür olgulardaki hassas bölgelerdeki veya karşı tarafa geçen tümörün cerrahi dışı tedavisi gerekmektedir. Bununla beraber yapılan faz III çalışmalar göstermektedirki GIIG de radyoterapinin toplam yaşam süresi üzerine etkisi olmazken kognitif fonksiyonların ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Bir diğer yandan son zamanlarda artan sayıdaki otör GIIG larda kemoterapinin rolünü göstermişlerdir. Optimal zamanlama konusu halen tartışmalıdır. GIIG de ilk kullanılan kemoterapi rejimi PCV idi. Etkinliğine rağmen belirgin hemotolojik, nörolojik ve genel toksisitesi bulunmaktaydı. Temozololamid (TMZ) son zamanlarda kullandığımız oral alkilleyici ajan olup daha iyi tolare edildi, falat bu tedavi ile beraber az sayıda calışma hastanın yaşam kalitesi ve kognitif durumunu araştırmıştır.
Son zamanlarda bazı otörler cerrahi ile kombine edildiğinde GIIG nin tedavisinde kemoterapinin önemli rol oynayabileceğini ortaya atmışlardır. İlk olguları korpus kallozumu geçen in operable GIIG olgusu olup TMZ ile tedavi sonrasında tümörün küçüldüğünü gösterip yayınlamışlardır. Ve daha sonra hastanın yaşam kalitesi korunarak tümörün ikinci ameliyatında tam çıkarılması sağlanmıştır. Bu yeni tedavi stratejisi tam olarak çalışılmamıştır. Bu hastaların genç olması ve uzun ömürlü olması hastalarının yaşam kalitelerinin değerlendirilmesine ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Bu çalışmanın amacı GIIG li 10 hastada uygulanarak bu uygulamanın uygulanabilirliği ve toleransını hastaların nöropsikolojik değerlendirmeleri ile göstermektir.
Kemoterapi; Temozolamide 200 mg/m kare/gün beş gün 28 günde bir eğer toksisite olmamışsa devam edilmekte
MRI; FLAIR sekansları volum karşılastırması için kullanılmış
Cerrahi Prosedür; geniş kraniotomi, kortikal mapping ve intraoperatif USG ile tümör korteks sınırları ortaya konulduktan sonra işaretleme yapılıp rezeksiyon yapılmakta.
Nöropatoloji; Hastaların patolojik örnekleri WHO gradelemesi yapılıp kan ve ornekte genetik çalışmalar 1p 19q delesyonu olup olmadığının araştırılması için yapılmakta.
Nöropsikolojik değerlendirme; postop dönemkde her hastaya nöropsikolojik değerlendirme yapılmakta
Tartışma
Geçtiğimiz 10 yıl içinde GIIG lerde tedavi klasik ‘bekle ve gör’ politikasından tedavi içinelinden gelen herşeyi yapa dönmüştür. Avrupa tedavi protokolüne bakarsanız mümkün olan en uygun zamanda cerrahi maksimal rezeksiyon ilk yapılacak tedavi hamlesidir. Kemoterapi ise genellikle radyoterapiye rağmen devam eden rekürrenslerde kullanılır olmuştur. Neoadjuvan kemoterapi ise meme, over veya oral kanserlerde lenfatik ve mikroskobik yayılımı azaltıp cerrahiyi daha optimal hale getirmek için kullanılmıştır.
Bu çalişmada GIIG tanısı olan 10 hastaya ( 7 hastaya ilkönce biyopsi 3 hasta ise nüks nedeniyle) neoadjuvan kemoterappi verilmiştir. Kemoterapi sonrasında 3 hastaya total, 6 hastaya subtotal ve bir hastaya parsiyel rezeksiyon yapılmıştır.
Sonuç; bu bulguların ışığında bakıldığında, cerrahi sonrası GIIG tanısı alan ve önemli yerlerde olması nedeniyle tam çıkarılamayan olgularda neoadjuvan kemoterapi ile reoperasyon yapılması sayesinde daha fazla tümör rezeksiyonu sağlanabilir. Bu data sayesinde ‘inoperabl’denilen yani ameliyat edilemeyen olgulara neoadjuvan kemoterapi ile tekrar cerrahi için değerlendirilebilir.
Onkolojiik açıdan bakıldığında rezeksiyonun genişletilmesinin son zamanlarda yapılan çalışmalarda genel yaşam süresini etkileyen bağımsız bir prognostik faktör olması oldukça önemli bir bulgudur. Bu çalışmanın en kısır yanı sayının az olmasıdır.
Bu şekilde yapılan cerrahide hastaların yaşam kalitesinde oldukça iyi olduğunuda vurgulamak isterim.
Kaynak;J Neurooncol.2011 Jul 22. [Epub ahead of print]
Combination of neoadjuvant chemotherapy followed by surgical resection as a new strategy for WHO grade II gliomas: a study of cognitive status and quality of life.
Bu yazıdaki bilgiler genel bilgi vermek amacı ile hazırlanmış olup bir doktordan alınan bilgilerin yerine kullanılamaz.
© Buradaki bilgilerin herhangi bölümü veya tamamı Prof. Dr Ersin Erdoğan’ın müsaadesi olmadan kullanılamaz veya çoğaltılamaz